Yolumuz Uzun 6 – Acıdan Zevk Almak
Şahit olduğum bu derin hüsran bedenimde hissettiğim beşeri acıları üç dört katına çarpan bir güruhla bana eşlik ediyordu. Yıllar önce karşı koyduğum topluluklar bir bir mağarasından çıkıyor ve bana sorular soruyorlardı. Sanki hepsi bana başarısız olduğumu hatırlatmak ister gibiydi.
Tüm bu olanlardan sonra gerçekten yalnız olduğumu ilk defa bu kadar net hissetmiştim. Başardığınızda çok, kaybettiğinizde ise çok azsınız. İnsanlar sadece sonuçla ilgilenerek kendi kademesine sizi indirgemekle meşgul iken aileniz bile yanınızda yeterince olamayacaktır. Yalnızsınız bunu fark edin.
Harekete Geçmek
Sonuçları gördükten sonra ikisi de kafamı ayrı noktalardan sıkıştıran ellerim beynimin emriyle kimin buyruğu altında olduğunu hatırladı. Ayağa kalktım ve bedenimde ayak tabanlarımın altından yükselen o sese cevap aramaya başladım; “şimdi ne yapacağız?”
Bu hüsran beni kenara itebilecek kadar güçlü değildi. İtaatkar bir sitemle işe koyuldum – sınav sonucumu görüp 2 paragraf betimlediğim o derin hüsrandan 30 dakika sonra – üniversite araştırmaya başladım. Yıllar önce cam kırıklıklarına basa basa yürüdüğüm bu yolda ilk hüsranda durup soluklanmayacaktım elbette doğru kararı vermek için notlar tutup hocalarıma danıştım.
Günler süren tercih dönemi benim için bir hayli yorucu ve stresliydi. Çünkü ailem ve öğretmenlerimin benden beklediğini onlara verememiş olmam onlarda ve bende heves kırıklığı ile açığa çıkıyor, her şeye rağmen doğru üniversiteyi bulmak için ortaya koyduğum çaba karşısında yüzlerindeki ekşime bana çok şey anımsatıyordu. Fakat hiçbiri umrumda değildi. İnsanların yüz ifadelerine ve isteklerine göre hayatıma yön vermeyi yıllar önce onların üstünlüklerini hiçe sayarak bırakmıştım.
Varsayım
Tam on altı tercih ile oluşturduğum tercih listemi her gördüğümde başarısızlığımın yan etkilerini yüzümde hissediyordum; kaşlarım düşük gözlerim yorgundu. Bunu ilk defa değil ama son defa yaşadığımı varsayıp moralimi yüksek tutmak için çabalıyordum. Sıralamamın çok altında yazdığım üniversiteler bile umut vaat ediyordu. Hangi şartlar altında olursam olayım elimden geleni yapacağıma olan inancım o günlerde fazlasıyla içten hissettiriyordu varlığını. Buna mecburdum.
Otoritemi kabul etmelerine çok az bir yolum kalmışken birkaç sahipsiz duygu yüzünden geri adım atmayacaktım. Öyle yaptım. Acıdan zevk aldım, ondan beslendim. Bana daha önce tabiri caiz ise deli cesareti sağlayan “acı” kavramı bu sefer de peşimdeydi. Yanımda olmasının verdiği “acı” olmamasının verdiği “acı” ile birebir aynı iken, bir sürü mimik yardımıyla dışarıya yansıtılan – neredeyse somut – bu duygunun varlığı ile yokluğu nasıl bir olabiliyordu? Yıllar önce felsefecilerin kurduğu “Varlık Felsefesi” adı altındaki felsefi düşüncelerin bile üstesinden zor geldiği bu soyut ama bir o kadar da somut durum zihnimin derinliklerinde bir çok şeye yanıt bulmamı sağlıyordu.
Daha önce hiç rastlamadıkları örneklerle çıkacaktım hepsinin karşısına. Değil beni vaz geçirmek tek bir kelime nükte bile yapamayacaklardı. Elimde bulundurduğum kozun o zamanlar farkında olmasam da şuan çok net farkındayım; “Acıdan Zevk Almak”
Her şey bu kadar basit olmadı ve artık tüm oyunlar İstanbul’un virane bir semtindeki yerleşkemin o küçük odasında oynadıklarımdan çok daha büyüktü. Yaptığım her hata artık doğru anı beklemiyor vahşi bir baskınla varoluyorlardı “an” umurlarında değildi.
Büyük oyunları büyük adamlar oynar. Büyüdük. Zorunda kaldık. İçliydik ama küçük de değildik.
Yazar : Yunus Emre Aydın
Yolumuz Uzun 6 – Acıdan Zevk Almak
Devamı Yolumuz Uzun 7 – Sıfırdan Büyümek
Not: Önceki Yolumuz Uzun yazılarını okumadan bunları okumanız olay örgüsünün sizde karışmasına neden olacaktır.